13. Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi, Hatay, Türkiye, 4 - 06 Eylül 2020
Kişisel yapılar kuramının temel
ilkelerini dikkatte alarak çalışmalarını sürdüren Bartholomew (1993) bireyin
kendine yönelik benlik tasarımının veya öz-değerlendirmesinin, ancak
başkalarına yönelik yapılan değerlendirme ile belirlenebileceğini ileri
sürmektedir. Bu anlamda sosyal bir çevre içerisinde yaşayan birey, farklı
insanlarla ilişkiler kurarak kendi benliğini yapılandırma sürecine girecektir.
Bireyin benliğinin yapılandırılmasında önemli bir rol oynayan; kendini, ilişkilerini,
çevresini zihninde nasıl temsil ettiğinin belirleyicisi olan üç merkezi (ben,
ideal ben, sosyal ben) yapı vardır. Benlik bu üç merkezi elementle ilgili bilişsel temsiller tarafından belirlenmektedir. Bu
üç merkezi element, bireyin çevresinde bulunan kişilere olan benzerlik
açısından sıklıkla karşılaştırılmakta ve birey bu şekilde kendisi için dinamik
bir kimlik tanımlaması oluşturmaktadır.
Dikey bir –x (ben) ekseni
ile yatay bir –y (ideal ben) ekseninin kesişimi ile oluşan ve üzerinde 4 alanlı
bir yapının oluştuğu öz-kimlik grafiği; yukarıda bahsi geçen merkezi
elementlerle, kişinin hayatında önem arz eden diğer kişileri temsil eden
(örneğin; anne, baba, eş, kardeş, arkadaş vb.) elementler arasındaki benzerlik
veya benzersizliğin test edilmesine ve aralarındaki uzaklığın görselleştirilmesine
hizmet etmektedir. Merkezi elementlerin dışında kalan elementlerin önemi ve bu
elementlere olan öklit uzaklığı açısından değerlendirilmektedir (Bartholomew,
1993). Kabul alanı, idealleştirme alanı, çatışmalı alan ve ikircikli alan olarak
adlandırılan 4 çeyrek daireden oluşan öz-kimlik grafiğinde her bir alanın
içeriksel bir anlam ifade ettiği belirtilmektedir ve repertuar ağına alınan bir
elementin hangi çeyrekte konumlanmış olduğu, o elementle ile ilgili yapılacak
değerlendirmenin de farklılaşmasına etki etmektedir (Böker, 1999).
Psikolojik
danışma
alanında, uzmanların uyguladığı danışma oturumlarının başarıya ulaşıp
ulaşmadığını belirleyen ölçütlerin somut olarak ortaya koyulmasında standart
bir yol/yöntem üzerinde uzlaşılamadığı görülmektedir. Danışma sürecinde
terapötik başarıyı belirlemek amacıyla sıklıkla “Yaşantı ve Davranışlarda
Değişim Ölçeği”, “Kısa Semptom Envanteri”, “Amaca Ulaşma Ölçeği” gibi standart
ölçme araçları kullanıldığı görülmektedir (Sanberk, 2016). Standart ölçme
araçları, ölçekler gibi yöntemlerle ortaya çıkarılan bulguların yanı sıra
danışanların öznel yaşantılarını yansıtan gözlem, görüşme teknikleri de
terapötik başarının değerlendirilmesinde işlevsel bir yöntem olarak
kullanılmaktadır. Nitekim George Kelly’nin (1955) Kişisel Yapılar Kuramında
(PCT) danışanların bilişsel kurgularının açığa çıkarılması amacıyla geliştirdiği
yarı yapılandırılmış bir görüşme formu olan Repertuar Ağı Tekniği (REPT) de
terapötik başarının, danışanın kendi perspektifinden değerlendirilmesine olanak
tanımaktadır. Bu araştırmada da amaç, repertuar ağı tekniğinden yola çıkılarak
ortaya koyulan öz-kimlik grafiğinin,
terapötik başarının işevuruk hale getirilmesinde ve ölçümünde nasıl
kullanılabileceği bir örnek vaka ile gözler önüne sermektir.
Bu çalışma kapsamında 2
yıllık eşiyle açık ve örtük çatışmalar yaşayan 31 yaşında kadın bir danışan ile
sistemik temelli 12 oturumluk bireysel psikolojik danışma yürütülmüştür; bu
seansların bazılarına, çift terapisinin daha uygun olacağı yönündeki teklif
doğrultusunda eşi de katılmıştır ve oturumların dördünde çift terapisi
yapılmıştır. Danışan, eşiyle son zamanlarda yaşadıkları iletişim çatışmaları ve
eşinin öfke kontrolü problemi olduğu düşüncesi ile gelmiş ve bu süreçlerle daha
iyi baş edebilmek amacıyla yardım talep ettiğini belirtmiştir. Ayrıca eşinin
köken ailesiyle yaşanan problemlerin de ilişkilerini olumsuz etkilediğinden
bahsetmiştir. Danışan iki çocuklu bir ailenin büyük çocuğudur ve 3 yıl önce
romantik ilişkiye başladığı eşi ile 2 yıl önce evlenmiştir; eşiyle yalnız
yaşayan danışan çocuk sahibi değildir. İlk oturumun sonunda, repertuar ağı
tekniğiyle danışandan veri toplanmış ve danışanın öz-kimlik grafiği
çıkartılmıştır. Aynı şekilde son oturum sonrasında bir kez daha öz-kimlik
grafiği çıkartılarak ve her iki öz-kimlik grafiği karşılaştırılmıştır. Yapılan
bu karşılaştırma sonucunda ile psikolojik danışma başarısı hakkında bilgiye
ulaşılması amaçlanmıştır.