ODMFR 2022 Kongresi (4. Uluslararası Oral Diagnoz ve Maksillofasiyal Radyoloji Derneği Kongresi), İzmir, Türkiye, 19 - 23 Ekim 2022, ss.327-328
Amaç: Keratokistik
odontojenik tumorler (KKOT), kendilerine ozgu davranışları, benzersiz nuks eğilimi
ve tartışmalı tedavi
yontemleri ile bilinir.
Olgu Sunumu: 16
yaşında kadın hasta rutin muayene icin kliniğimize başvurdu. Hastanın ağrı, şişlik
gibi herhangi bir şikayeti yoktu. Ortopantomografi (OPG) goruntulemesinde sol
mandibula posteriorda gomulu 3. molar dişin koronalini cevreleyen radyolusent
alan izlendi. Ayrıntılı değerlendirme icin cekilen konik ışınlı bilgisayarlı
tomografi (KIBT) taramasında bukkal ve lingual kemik korteksinde perforasyona
sebep olmayan, expansif, geniş hipodens alan izlendi (15.62x24.12x28.74 mm). Endodonti
kliniğinde 2. molar dişine kanal tedavisi uygulandıktan sonra, cerrahi kliniğine
yonlendirilen hastanın 3. Molar dişinin cekimi, lezyonun enukleasyonu ve 2.
molar dişin distal kokune apikal rezeksiyon uygulandı. Histopatolojik inceleme sonucunda
lezyona, ‘keratokistik odontojenik tumor’ tanısı konuldu. Duzenli bir şekilde
gelemeyen hastanın 8. aydaki OPG’sinde kemikte iyileşme olduğu gozlendi. 15.
ayda cekilen OPG’nin yanısıra KIBT goruntulemesinde de kemikteki trabulasyon
yapımının devam ettiği izlenmiştir.
Sonuç: Tedaviden
sonra, reziduel epitelyum veya epitelyal kalıntıları, yuksek nuks oranı veya
kist duvarındaki uydu kistlerinin varlığına katkıda bulunan şupheli
faktorlerden biridir. Uzun suredir devam eden KCOT'ların primer intraosseoz
karsinom veya ameloblastomaya donuşebildiği bildirilmiştir.
Anahtar
Kelimeler: keratokistik
odontojenik tumor, konik ışınlı bilgisayarlı tomografi, mandibula
Objective: Keratocystic
odontogenic tumours are known for their peculiar behaviour, unique tendency to
recur and disputed
treatment modalities.
Case Report: A
16-year-old female patient to our clinic for routine examination. The patient
did not have any complaints such as pain or swelling. In orthopantomography
(OPG) imaging, the radiolucent area surrounding the coronal of impacted 3rd
molar tooth in the posterior of the left mandible was observed. Expansive and
wide hypodense area that did not cause perforation in the buccal and lingual
bone cortex was observed in the cone beam computed tomography (CBCT) scan taken
for detailed evaluation (15.62x24.12x28.74 mm). After the root canal treatment
was applied to second molar tooth in the endodontics clinic, the third molar
tooth of the patient, who was referred to surgical clinic, was removed, the
lesion was enucleated and apical resection was applied to the distal root of
the second molar tooth. As a result of histopathological examination, the
lesion was diagnosed as "keratocystic odontogenic tumour”. The patient,
who could not come for regular control, showed an improvement in bone in her
OPG at the eighth month. In addition to the OPG taken at the fifteenth month,
it was observed that bone trabeculation continues in CBCT imaging.
Conclusion: The
presence of residual epithelium or an epithelial remnant after the treatment is
one of the suspected
contributing factors for the high
recurrence rate or presence of satellite cysts in the cyst wall. Longstanding
KCOTs have been reported to transform into primary intraosseous carcinoma or an
ameloblastoma.
Keywords: cone beam computed tomography,
keratocystic odontogenic tumour, mandible