İSRÂİLİYYÂT KELİMESİNİN/KAVRAMININ ANLAM ALANI VE TARİHİ SEYRİ


Creative Commons License

DÖNER E.

İKİNCİ ULUSLARARASI İSRAİL VE YAHUDİLİK ÇALIŞMALARI KONFERANSI, Balıkesir, Türkiye, 27 - 29 Ekim 2018, ss.1-17

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Balıkesir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1-17
  • Çukurova Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Öz: “Bizden öncekilerin şeriatı/şeriatları” anlamına gelen şer’u men kablenâ (şerâiu men kablenâ) tabiri fıkıh usûlünde Hz. Muhammed’den önceki peygamberler vasıtasıyla bildirilen dinî hükümlerin Müslümanlar açısından geçerli ve bağlayıcı sayılıp sayılmadığını ele alan bölümün adı olarak kullanılmıştır. eş-Şerîatü’s-sâlife/eş-Şerâiu’s-sâlife, eş-Şerîatü’s-sâbıka/eş-Şerâiu’s-sâbıka ve benzeri adlarla da anılan şer’u men kablenâ fıkıh usûlü eserlerinde çoğunlukla müstakil bir başlık altında, genellikle sünnet delili, içtihad, istishâb gibi konuların yakınında yer almıştır. Kitap ve Sünnet’in önceki dinlere ait hükümlerle keyfiyeti bağlamında önceki dinleri neshettiği şeklindeki bir yaklaşımla da nesih bahsinin devamı şeklinde ele alınmıştır. İslam öncesi ilahi kökenli dinlere ait hükümlerden bir kısmının İslam ile birlikte varlığını devam ettirdiği, bir kısmının neshedildiği diğer bir kısmı hakkında ise İslam’da red ve kabul açısından herhangi bir hükmün bulunmadığı gibi üçlü bir yaklaşımla karşımıza çıkan şer’u men kablenâ, gerek İsrâiliyyât’la kurulması muhtemel ilişkisi, gerekse hadislerdeki Yahudi kültürü tesiri tartışmalarına getirdiği açıklayıcı mahiyeti ve İslam öncesi ahkâmın hukukî statüsünü belirleyici olması açısından oldukça önemli bir konudur.

Fıkıh usûlü âlimleri şer’i delilleri incelerken, önceki peygamberler vasıtası ile ortaya konan hükümlere, bu hükümlerin İslam ümmeti için de geçerli olup olmadığı şeklinde bir yaklaşımla temas etmişlerdir. Bu bağlamda Hz. Muhammed’in bi’setten önce ve/veya sonra geçmiş şeriatların hükümleri ile amel edip etmediği, geçmiş şeriatların hükümlerinin bağlayıcı olup olmadığı ile (varsa) böyle bir mükellefiyetin fiilen varlığına dair deliller ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Şer’u Men Kablenâ, İslam Hukuku, Hüküm, Nesih, İsrâiliyyât,

POSITION AND BINDINGNESS OF THE OTHER IN THE CONTEXT OF SHAR’U MAN QABLANA PRINCIPLE

Abstract: In the dictionary, shar’u man qablana means the body rules ordained by Allah for the nations before the Muslim ummah through revelation to their prophets. It is used as the name of the chapter which deals with whether the religious rules reported by prophets before Muhammad are valid and binding in respect of Muslims. Shar’u man qablana, mostly in the works of jurisprudence, is close to subjects such as circumcision evidence, ijtihad and istishab. The book and Sunnah are treated as a continuation of abrogation/naskh bet with an approach that relies on the religions of the previous religions in the context of the rules of the previous religions. Some of the rules of pre-Islamic religions continue to exist together with Islam, and some of them are rejected by Islam. There is no rule in terms of rejection and acceptance in Islam. It is a very important issue in terms of the possible relationship with the establishment of Israil’lyyat, the explanatory nature of the Jewish culture in the hadiths, and the fact that the legal status of the pre-Islamic decree is determinative.

In examining the works of jurisprudence, the fiqh methodology scholars made contact with the rules set forth by the previous prophets with the view that these rules apply to the Islamic Ummah. In this context, it was tried to discover whether Muhammad acted with the rules of the previous Sharia before and/or after prophethood and whether the rules of the previous Sharia were binding.

Keywords: Shar’u man Qablana, Jurisprudence, Rule, Abrogation, Israil’lyyat.