Uluslararası İbn Haldûn Sempozyumu / International Ibn Khaldun Symposium, Çorum, Turkey, 1 - 03 November 2013, pp.347-362
IBN KHALDUN AND CONQUEST
According to Ibn Khaldun, the growth, development and rise of the society / state occur thoruogh conquests, which creates a vertical movement . Accustomed to though living conditions Bedouin communities are advantegeous with conquests . The first Muslim conquests set samples for the following conquests. It is miraclous that the first Islamic conquests expanded over a vast land in a a short period .Those victories resulted in the Arabs coming together and managing to establish very large states.
Ibn Khaldun ,resembling the state to an organism,refers to conquest and invasion as the most important indication of the process of establishment and rise of the state .Conquest is achieved not only through battles.There is a contast interaction between the victorius and the defeated.Winning the war would not be possible only with material and spiritual preparation. It is a matter of destiny and would not be possible without Allah’s help. Bedouin and nomadic communities are alert and bold and also locked with each other.Every attempt would not be possibly result in creating a new state.Along with the conquests,there have been many attemps in struggling for sharing the power.
In Muqaddime,conquest is not discussed under a detached heading and is referred to in the sections where nationality,state,prosperity etc are discussed.The period when Ibn Khaldun lived was full of hardships for the muslims.There was a need for new conquests and conquerers to overcome the hardships.The Turks would probably be the expected conquerers.Ibn Khaldun not only witnessed to his age he also acted in advisory capacity for the new winners/conquerers. It might be fall of a state or birth of a new state.In this paper we will try to discuss Ibn Khaldun’s approach to conquest in this context.
Keywords:Ibn Khaldun, conquest, victory, defeat, history
İBN HALDUN VE FETİH
İbn Haldun’a göre, toplumun/devletin büyümesi, gelişmesi ve yükselmesi fetihlerle gerçekleşir. Bu sayede dikey bir hareketlilik yaşanır. Çetin ve zor hayata alışan bedevî toplumlar fütuhat konusunda avantajlıdır. İlk Müslüman fetihleri diğer fetihlere örnektir. İlk İslam fetihlerin kısa sürede ve çok geniş coğrafyaya yayılmış olması bir mucizedir. Bu fetihler sayesinde Araplar ancak bir araya gelmiş ve çok büyük devletler kurabilmiştir.
Devleti canlıya benzeten İbn Haldun, devletin kuruluş ve yükseliş aşamasının en önemli göstergesini istila ve fethe bağlar. Fetih sadece savaşlarla gerçekleşmez. Galipler ile mağluplar arasında sürekli bir etkileşim söz konusudur. Savaşı kazanma sadece maddi ve manevi hazırlık yapmakla mümkün olmaz. Galip gelme talih ve şans eseridir. Allah’ın yardımı olmadan zafer kazanılmaz. Bedevî ve göçebe topluluklar cesur ve uyanık olup birbirleri ile kenetlenmişlerdir. Her asabiyet devlete dönüşemez. Fetihlerle birlikte pek çok asabiyet, iktidarı paylaşma mücadelesi içinde olmuşlardır.
Mukaddime’de bir başlık altında “fetih” konusu işlenmezken, asabiyet, devlet, ümran, vb. işlenirken de fetih ve fetih içeriğine uygun bilgi ve ayrıntılara rastlanır. İbn Haldûn’un yaşadığı çağ Müslümanlar açısından sıkıntılıdır. Sıkıntıları aşmak noktasında yeni fetih ve fatihlere ihtiyaç vardır. Bu yeni fatihler muhtemelen Türklerdir. İbn Haldûn yaşadığı çağa tanıklık ettiği gibi, yeni galiplere/fatihlere danışmanlık yapmaktan da geri durmamıştır. Bir devletin çöküşü ve yeni bir devletin doğuşu olabilir. Bildirimizde İbn Haldun’un fethe yaklaşımını bu bağlamda ele almaya çalışacağız.
Anahtar kelimeler: İbn Haldun, fetih, galibiyet, mağlubiyet, tarih.