İleti-ş-im, sa.39, ss.138-166, 2023 (Hakemli Dergi)
Bu çalışmayla, sinema ve mekânsallık ilişkisinden hareketle sinema mekânlarının içsel ayrımlarına dair önermeler merkeze alınarak bu mekânsal ayrımlardan ekonomik, kültürel ve toplumsal olarak en belirgini ve en çok tartışılanı, yani loca ve onun tarihsel dönüşümleri araştırılmaktadır. Ulusal sinema tarihimizin ilk yıllarından, locaların Anadolu’daki açık hava sinemalarında kullanılmaya devam ettiği 1980’lerin sonuna kadar olan geniş dönemi kapsayan bu çalışmayı gerçekleştirmek için otobiyografilerden, hatıralardan, edebiyat eserlerinden, mizah dergilerinden, gazete arşivlerinden, filmlerden ve şarkılardan yararlanılmıştır. Bununla beraber İstanbul dışındaki şehirlerin sinemalarından loca manzaraları için Adana’da gerçekleştirilen sözlü tarih çalışmalarından ve diğer Anadolu kentlerinde yapılan araştırmalardan faydalanılmıştır. Çalışmada, tiyatro geleneğinden devralınan mekânlar olarak locaların öncelikle sınıfsal nedenlerle tercih edildiği görülmüştür. Ama localara olan talebin tek nedeni üst sınıfa ve protokole dahil olmayı istemek değildir. Sinema salonları, özellikle de localar bir mekân olarak, içeri giren herkese kaçışçı hazlar vaat eder. Kimi zaman salonların mimarisi, kapalılığı ve film gösterim pratiklerinin dinamikleri, dışarıda yaşanamayan bazı hazların bu mekânlarda yaşanmasına olanak sağlar. Bu durum sadece İstanbul sinemalarına özgü değildir; Anadolu sinemalarında da görülmektedir. Tek perdeli büyük salondan oluşan sinemaların birkaç küçük salona bölünerek komplekslere dönüşmesiyle beraber, paradi, parter veya balkonlar gibi, localar da tarihe karışır. Buna karşın günümüzde küçük salonlarda ikili koltuk ve kanepeler ayrım yaratmaya devam etmektedir.
Focusing on the interplay between cinema and spatiality, this study concentrates on the most economically, culturally, and socially significant and highly debated spatial distinction, precisely, the loggia box and its historical transformations. This research employed autobiographies, memoirs, literary works, comics, newspaper archives, films, and music records. This comprehensive study spans a broad timeframe, ranging from the early days of our national cinema history to the late 1980s when the loggia boxes continued to be utilised in open-air cinema venues in Anatolia. Additionally, oral history studies conducted in Adana and research from other Anatolian cities have been incorporated to provide perspectives on loggia utilisation in cities outside İstanbul. The study observed that loggia boxes, as spaces inherited from the theatre tradition, were primarily preferred for class reasons. However, their demand is not solely driven by the desire to be included in the upper class and adhere to protocol. Cinema venues, especially loggias, as a space, promise escapist pleasures to anyone who enters them. Sometimes, the architecture of the halls, their proximity, and the dynamics of film screening practices enable certain pleasures that cannot be experienced elsewhere to be enjoyed in these spaces. This situation is not unique to Istanbul venues; it is also observed in Anatolian cinemas. With the transformation of cinema venues, originally consisting of a single-screened large hall, into complexes by dividing them into several smaller halls, loggia boxes such as paradises, parterres, or balconies have vanished into history. But today, double seats and sofas continue to create a distinction in theatres.