Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt.19, sa.2, ss.418-440, 2019 (Hakemli Dergi)
Hz. Peygamber’e hayatta iken iman edip onunla görüşme imkânını yakalayan kimseye sahabî denilmektedir. Sahabîlerin görüş ve değerlendirmeleri sonraki dönem müslümanları tarafından bir ölçüt kabul edildiğinden, onların bazı şahıs, topluluk ve devletlerle ilgili görüşleri de büyük önem kazanmaktadır. Bu bağlamda sahabîlerin, dünya tarihini etkileyen ve halen de etkilemekte olan Türklerle ilgili görüş ve değerlendirmelerinin de incelenmesi gerekmektedir. Zira İslam tarihi kaynaklarımızda Türklerin kökeni, fizikî görünümleri ve bazı karakteristik özelliklerinden bahseden rivayetler bulunmaktadır.
İslam’ın zuhuru esnasında Arapların ve özelde ilk müslümanların Türkleri tanıması meselesi tartışılsa da, ashâbın bu millet hakkında bilgi sahibi olması pek çok açıdan mümkün görünmektedir. Zira Mekkelilerin uluslararası imtiyazlar elde edip büyük çaplı ticaret yapmaları, tarihi İpek Yolu üzerinde Türklerin yaşadığı pek çok şehrin bulunması, Cahiliye şairlerinin şiirlerinde Türklerden söz edilmesi, yabancıların Mekke’de ikamet etmeleri, komşu devletler Bizanslılar ve Sasanîlerin Türklerle olan ilişkileri, savaşları gibi hadiseler bu karşılaşmayı ve tanımayı mümkün kılmaktadır.
Sahabîlere göre Türkler, müslüman olma potansiyeli yüksek, nüfusu kalabalık ve güçlü insani karakterlere sahip bir millettir. Ancak başlangıçta Türkler, ilişilmemesi gereken tehlikeli düşmanlar olarak nitelendirilmiştir. Müslümanlar, Türklerin sınır komşuları olan Bizans İmparatorluğu ve Sasanî İmparatorluğu’yla fiilen savaş halindeydiler. Türkler dışarda Çin istilasına karşı mücadele verirlerken, içerde taht kavgaları gibi sorunlarla meşguldüler. Bu yüzden taraflar savaşmak yerine birbirlerini anlamaya ve temkinle yaklaşmaya çalışmışlardır. Savaş kaçınılmaz olduğunda da birbirlerinin üzerine cesaretle yönelmişlerdir. Sahabe devrinin sonlarına doğru Kafkasya, Horasan ve Mâverâünnehir bölgelerinde Türklerle savaşılmıştır.
Bu noktada Türklerin sahâbeye nasıl baktığı meselesi de önem kazanmaktadır. Öyle ki Türkler ashâbı, ulvi gayelerle hareket eden insanlar olarak görmüşler ve savaşma konusunda pek istekli davranmamışlardır. Bu yüzden olsa gerek Türklerin Kafkaslarda Bâbu’l-Ebvâb’ın (Demirkapu), Orta Asya’da Ceyhun Nehri’nin ardına kadar çekildikleri görülmüştür. Türkler (kitlesel olarak) müslüman olmadan önce de sahabîlere ve mezarlarına saygı ve hürmet göstermişlerdir. Bu tür yaklaşımların Türklerin İslamlaşmasını olumlu etkilediği söylenebilir. İlk devirlerde Türkler arasında kitlesel olmasa da bireysel müslümanlaşanlar olmuştur. Emevîlerin mevâli politikaları ve süregelen savaşlar İslamlaşmayı yavaşlatmışsa da Abbasî ihtilaline en büyük desteğin Türklerin yoğun yaşadığı Horasan ve Mâverâünnehir halkından geldiği bilinmektedir.
Bu çalışmada, temel İslâm tarihi kaynakları ve hadis külliyâtı esas alınarak, Hz. Peygamber’in ve sahabîlerin Türklerin kökeni, fizikî görünümleri ve bazı insani özelliklerini anlatan rivayetler üzerinde durulmaktadır. Amacımız ilk İslam fetihleri süresince sahabîlerin Türklerle olan ilişkilerini, onların Türklere dair olumlu ve olumsuz kanaatlerini tüm yönleriyle ortaya koymaktır.
Anahtar Kelimeler: Sahâbîler, Türkler, Tanıma, Yâfes, Kantûrâ.
People who believed in the prophet (Muhammad) and had the opportunity to meet him face to face are called companions. Since the Muslims accept the opinions and evaluations of the companions as a criterion, their opinions about some individuals, communities, and states are also of great importance. Therefore, it is necessary to examine the views and evaluations of the companions about the Turks that have been affecting the world history. In Islamic history resources, there are narrations (rivayât) about the origin, physical appearance and some characteristic features of the Turks.
Although the issue of recognition of the Turks by the Arabs and the first Muslims in particular during the emergence of Islam is discussed, it seems possible that the companions will have information about the Turks in many ways. This is because Meccans obtained international concessions and did trade on a large scale, there existed many Turkish cities on the historical Silk Road, Turks were referred in poems of the Ignorance (Jahiliyya) poets, some Turks resided as foreigners in Mecca, there exist relations between neighboring states, Byzantines and Sassanids.
According to the companions, the Turks were a nation with a high potential for being a Muslim, a densely populated and a strong human character. In the beginning, however, by the companions, the Turks were regarded as enemies that should not be approached. Muslims were actually at war with the Byzantine Empire and the Sassanid Empire, the Turkish neighbors. While the Turks were fighting outside the Chinese invasion, they were busy with problems such as fights over the throne. Therefore, instead of fighting, the parties tried to understand each other and approach them with caution. When the war was inevitable, they boldly turned against each other. Towards the end of the companions of the Sahâba, the Turks fought in the Caucasus, Khorasan, and Mâverâünnehir (Transoxiana) regions.
At this point, the issue of how the companions were perceived by the Turks is important to investigate. The Turks considered companions as the respected people and therefore did not show a willingness to fight. For this reason, it was seen that the Turks withdrew Bâbu’l-Ebvâb (Demirkapu) in the Caucasus after the Ceyhun River in Central Asia. The Turks (massively) showed respect and reverence to the Companions and their tombs before they became Muslims. It can be said that such approaches positively affect the Islamization of Turks. In the early ages, there were individuals, but not mass, Muslims among the Turks. The politics of the Umayyads and the ongoing wars have slowed down Islamization, but it is known that the greatest support to the Abbasid revolution came from the people of Khorasan and Máverâünnehir where the Turks lived intensively.
In this study, based on the basic sources of Islamic history and hadith complexes, the physical appearance and some human characteristics are narrated according to the prophet and companions. We aim to reveal all aspects of the relations of the Companions with the Turks during the first Islamic conquests and their positive and negative convictions about the Turks.
Keywords: The Companions, Recognition, Turks, Yâfes, Kantûrâ.