LaborComm 2010, Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı, Ankara, Turkey, 3 - 04 May 2010, pp.7-15
Bu makale, post-Marksist söylem teorisinden yola çıkarak, toplulukların bir muhaliften,
düşmana dönüşünü teorize eden bir çalışmadır. Medya, bu dönüşümü transfer eden ve
üreten bir mekanizma görevi görür. Muhalif olan Tekel işçilerinin basın yoluyla eylem
amaçlarının nasıl dönüşüme uğradığı sorgulanır. Bu çalışmanın başlangıç noktası bu
sunumların, bir söylemler seti aracılığıyla yapılandırılması ve bu yapının kimliklere haber
yoluyla eklemlenmesidir. Post-Marksist yaklaşıma göre, düşman söylemi zıtlık içeren ikili
yapılara dayandırılır. Suçlu/masum, iyi/kötü, rasyonel/irrasyonel, modern/gelenekçi
gibi…Düşmanın kimliği antagonistik bir yaklaşımla yapılanır. Eşdeğerlilik yoluyla
öznenin ne olmadığı ifade edilir. Bu süreç sadece düşmanın radikal biçimde
ötekileştirilmesi olmayıp, kendi kimliğimize bir tehdit olarak algılatılmasıdır. Bir haber başlığı sadece boş bir cümle dizimi olmayıp, makro seviyede farklı anlamlar
içermektedir. Dolayısıyla, bir bütün olarak bir haber söylemi, makro bir iddianın
fonksiyonudur. Bu çerçevede ülkemizde uygulanan neo-liberal ekonomik politikalar
sonucu özelleştirmelerden doğrudan etkilenen işçilerin gerçekleştirmiş olduğu eylemler bu
çalışmanın merkezini oluşturmaktadır.