Endüstriyel Tarımın Aile Çiftçiliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik Açısından Değerlendirilmesi


Creative Commons License

ÖZALP B.

Ulusal Aile Çiftçiliği Sempozyumu, Ankara, Türkiye, 30 - 31 Ekim 2014, cilt.I, ss.440-445

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: I
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.440-445
  • Çukurova Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Endüstriyel tarım anlayışının tarımı verim-kar ikilisine indirgemesi, uzun vadede çevre kirlenmesi, insan
sağlığına uygun olmayan tarımsal ürünler, biyoçeşitliliğin azalması, doğal kaynaklar üzerindeki baskının
artması, çiftçilerin tarımsal üretim için dış girdiye bağımlı kalması ve girdi maliyetlerinin artması gibi sorunların
ortaya çıkmasına neden olmuştur. Böylelikle tarımda sürdürebilirlik kavramı ortaya çıkmıştır. Türkiye’de aile
çiftçiliği yaygındır. Endüstriyel üretimin gerektirdikleri, aile çiftçiliğinin de bu yoğun dış girdili üretim biçimine
entegre olmasına neden olmuştur. Bitkisel üretim açısından dünya tohum pazarının % 75.3’ü, bitki koruma
ilaçları pazarının % 94.5’i, kimyevi gübre pazarının da % 41’i bu alanlarda söz sahibi 10 firma tarafından kontrol
edilmesi dolayısıyla tohum ve tarım kimyasalları fiyatlarının bu firmalar tarafından belirlenmesi girdi
maliyetlerinin aile çiftçiliği aleyhine gelişmesine neden olmaktadır. Türkiye’de gübre fiyatları 2002-2013 yılları
arasında cari olarak 3-5 kat artmıştır. Yine endüstriyel tarımda önemli bir girdi olan mazot fiyatları 2002 yılında
1.09 TL/LT iken 2013 yılında 4.26 TL/LT olarak gerçekleşmiş ve yaklaşık 3 katına çıkmıştır. Bu da çiftçi eline
geçen fiyatlar ile girdi fiyatları arasındaki makası açmaktadır. 2005 yılında 1 kg pamuk ile 0.37 LT mazot
alınabilirken, 2013 yılında 0.32 LT mazot alınabilmiştir. Ayrıca tarım politikalarında yaşanan serbestleşme
nedeniyle çiftçiler ürün-girdi piyasasını kontrol edenlere karşı yalnız kalmıştır. Dolayısıyla, çiftçiler tarımsal
üretimi devam ettirebilmek için bankalara daha da borçlanmaya başlamıştır. 2002 yılının sonunda yaklaşık 4
milyar TL civarında olan tarımsal krediler 2013 yılı içerisinde 36 milyar TL’ye yaklaşmıştır. Tüm bu gelişmeler,
tarımda istihdamın ve belde-köylerde yaşayan insan oranlarının düşmesine ve tarım alanlarının daralması gibi
sorunlara neden olmaktadır. Endüstriyel tarım, hem doğa hem de aile çiftçiliği açısından sürdürülebilir değildir.
Bu çalışmada, endüstriyel tarımın yarattığı sorunlar aile çiftçiliği ve tarımda sürdürebilirlik açısından
değerlendirecektir.