İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sa.24, ss.11-32, 2014 (Hakemli Dergi)
Dini ilimler, tasnife tabi tutulduğunda küllî ve cüz'î olmak üzere iki ana kategoriye ayrıldığı görülecektir. Hiç kuşkusuz kelam, tek başına küllî dinî ilmi temsil etmektedir. Bu tasnifte fıkıh usulüne düşen konum ise cüz'î dinî kategoridir. Bir disiplinin küllî olması, onun cüzî alanda yer alan diğer disiplinleri etkilemesi ve onların temel ilkelerini (mebâdî) ispat etmesi anlamına gelmektedir. Bu temel kabulden hareketle bu çalışmada Şîa’da temel bir inanç ilkesi olarak kendine yer bulan imâmet nazariyesinin fıkıh usulünde nasıl bir etkiye sahip olduğu, icmâ delili üzerinden gösterilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Büveyhîler döneminde (932–1062) yaşamış biri Şiî diğeri mu’tezilî iki çağdaş ismin usul eserleri temel alınmıştır.
Religious sciences divided into two main category as the küllî (comprehensive) and the cüz’î (specific). Without a doubt, Kalam (theology) represents the category of the comprehensive religious sciences per se. Usûlu’l-Fıqh (Methodology of Islamic Law) takes part in the category of specific sciences. Being a comprehensive discipline means that it affects the other disciplines in many ways and provides evidences for their main arguments. From this point of view, Shiah has Imâmet as a comprehensive factor of faith which affects many disciplines including methodology of Islamic Law and it’s tried to be revealed how Imâmet influences these disciplines particularly in the example of Ijma (Consensus). Two contemporary studies are analyzed belonging one to Shiah scholar and other to Mu’tezilî scholar who both lived during the reign of Buwayhiyas (932–1062).