UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ DERGİSİ, sa.12, ss.155-195, 2018 (Hakemli Dergi)
Arabuluculuğun
hukuk sistemimize girmesinden sonra konuya ilişkin olarak birçok yayın
yapılmıştır. Bu yayınlar arabuluculuğun teorik çerçevesini geniş bir şekilde
izah etmiştir. Ancak ülkemizde arabuluculuk istenilen noktaya gelmemiş,
uyuşmazlıkların çok küçük bir kısmı arabuluculuk yolu ile çözümlenmiştir. Daha
sonra 25.10.2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri
Kanunu ile 1.1.2018 tarihinden itibaren iş hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda
zorunlu arabuluculuk (dava şartı arabuluculuk) süreci başlamıştır. Bu süreç
doğal olarak arabuluculuğa başvuru sayısını zorunlu olarak artırmıştır. Ayrıca
arabuluculuk sürecinin de yaygınlaşmasını ve tanınırlığını artırmıştır.
Arabuluculuk süreci bazı özel nedenlerle de olsa en çok iş hukukuna ilişkin
uyuşmazlıklarda görülmekte ancak diğer hukuk uyuşmazlıklarında istenilen sayıya
bir türlü ulaşılamamaktadır. Kanaatimize göre bunun sebebini Avukatlık
Kanunu’nda yer alan avukatlık ücretine ilişkin hükümlerde de aramak gerekir.
Başarıya bağlı ücretin gerekli sınırlamalar olmaksızın kabul edilmesi ve en çok
da yargılama gideri niteliğinde olan karşı vekâlet ücreti diye adlandırılan
ücretin bütün dünyadan farklı olarak hak sahibinin değil avukatın olması,
arabuluculuk sürecinin yaygınlaşmasını engellemektedir. Çünkü hukuki ihtilafla
ilk karşılaşan meslek grubu olan avukatlar ihtilafın bir parçası haline
gelmektedirler. Böylece arabuluculuk sürecinde ikna edilmesi gereken bir taraf
da avukat olmakta, bu ise arabuluculuğa olan başvurunun avukatlar tarafından engellenmesine
yol açmaktadır.