Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi, cilt.6, sa.2, ss.179-204, 2020 (Hakemli Dergi)
Demokrasiye geçiş süreçlerinin niyet edilmemiş sonuçları olabilir. Geçiş
sürecinin biçimi, geçi sonrası yaşanacaklar üzerinde ciddi bir etkiye sahiptir.
Bu makalede ‘Üçüncü Dalga Demokratikleşme’ süreçlerine dâhil ve birbirine
benzer iki vaka olarak İspanya ve Türkiye incelenmektedir. Kritik
dönemeçlerde yaşananları Croissant, Kuhn, Chambers ve Wolf (2010)’un
temel çerçevesi ile değerlendirdikten sonra, geçiş sürecindeki asker-sivil
ilişkilerinin yeni kurulan demokratik yapıyı açıklamak için anahtar olduğunu
iddia etmektedir. Askerin geçiş sürecindeki kararlarda ne derece etkili olduğu
siyasal rejimler üzerine ne ölçüde kalıcı etki bıraktığı ile doğru orantılı
gözükmektedir. Bu vesile ile, küresel olarak demokrasinin düşüşte olduğu bir çağda, yeni kurulan demokrasileri daha iyi anlayabilmek için karşılaştırmalı ve
tarihsel analizlerin önemine vurgu yapılmaktadır.
Democratic transitions may have unintended consequences. Modes of
transition exert significant influence on post-transition outcomes. Here, I
focus on two most similar cases; Spain and Turkey, included in the ‘Third
Wave of Democratization’. After an evaluation of critical junctures by using
Croissant, Kuhn, Chambers and Wolf (2010)’s framework, I argue that civilmilitary relations during transitions are key to explain post-transitional
outcomes. The extent to which military power was influential in transitional
decision making creates a long-lasting impact for the political regimes.
Hereby, I recall the importance of a comparative analysis of historical cases
to develop an understanding of emerging democracies in an era of
democratic decline