ESSA VII. INTERNATIONAL EURASIAN SYMPOSIUM ON SOCIAL SCIANCES AND ARTS, Bishkek, Kırgızistan, 10 - 11 Ekim 2025, ss.121-127, (Tam Metin Bildiri)
Mutasavvıf müelliflerce
önemsenen ve sıkça üzerinde durulan temel konulardan birisi de “Hakîkat-ı Muhammediyye”
bir diğer söyleyişle “Nûr-ı Muhammedî” konusudur. Bu kavramlar tasavvuf
literatüründe Allah tarafından yaratılıp varlık alanına çıkan ilk unsuru ifade
etmektedir. Buna göre Yüce Allah’ın ilk yarattığı şey “Hakîkat-ı Muhammediyye”
yahut “Nûr-ı Muhammedî” olup onun dışındaki diğer tüm varlıklar da ondan neşet
etmiştir. Bu nazariye, Hz. Muhammed’in cismani varlığı her ne kadar çok sonraki
devirlerde yaratılmış olsa da O’nun manevî şahsiyetinin bütün mevcudattan önce
yaratılan ilk varlık olduğu esasına dayanır. Bu çerçevede düşünüldüğünde Hz.
Peygamberin ruhu/nuru diğer bütün mahlukatın varoluşunun kendisine bağlı olduğu
sebep konumundadır. Bu nazariyenin derinlemesine ve mütekamil bir şekilde
ortaya konulmasında en büyük rol Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye (ö. 638/1240) ait
olsa bile ondan önceki birçok sûfî tarafından da bu konuya işaret eden görüşler
ileri sürülmüştür. Hakîkat-ı Muhammediyye konusunda İbnü’l-Arabî’nin
görüşlerinin etkisinde kaldığı görülen mutasavvıf müelliflerden birisi de
İsmail Hakkı Bursevî’dir (ö. 1137/1725). Hem mutasavvıflığı hem müfessirliği
ile öne çıkan Bursevî, Rûhu’l-Beyân tefsirinde konuya dair birçok açıklamada
bulunmaktadır. Onun bu konudaki açıklamalarının bir kısmı kendinden önceki
sûfîlerin görüşlerinin aktarımı şeklinde iken bir kısmı ise kendisinin konuya
dair şahsi yorumlarından oluşmaktadır. İslam inanç esasları açısından uygunluğu
tartışmalı olsa da Bursevî’nin bu nazariyeyi tamamen kabullendiği ve hararetle
savunduğu görülmektedir. Bu bildiri ile de İsmail Hakkı Bursevî’nin Hakîkat-ı
Muhammediyye/Nûr-ı Muhammedî konusunda Rûhu’l-Beyân’da dile getirdiği
görüşlerin ortaya konulması amaçlanmıştır.