Akademisyen Yayınevi Kitabevi, Ankara, 2024
Dünya nüfusunun
2030 yılına kadar 8,6 milyara ulaşması beklenmektedir. Korunması gereken
sınırlı ve azalan doğal kaynaklar ve tarımsal değer zinciri boyunca çalışan
milyarlarca kişinin geçim kaynakları tehlikeli bir duruma gelmektedir. Gıda
sistemlerimizi daha sürdürülebilir kılmak, dünya genelinde geliştirilen ve
uygulanan yenilikçi yöntem ve yaklaşımlara bağlı olacaktır.
Avrupa Yeşil Anlaşması’nda
belirtilen 2050 yılına kadar iklim açısından nötr bir kıta olarak Avrupa’nın
iddialı vizyonunun uygulanması, tüm sektörlerde sera gazı (GHG) emisyonlarını
azaltmaya yönelik çabaların yoğunlaştırılmasını gerektirmektedir. Bu tür
eylemler, emisyonların yaklaşık %10-14’ünden sorumlu olan tarımsal üretimde de gerçekleştirilmelidir.
Birçok ülkede mevcut üretim teknolojilerinin kullanılmaya devam edilmesi
halinde, tarım sektöründen kaynaklanan emisyonları azaltmaya yönelik iddialı
hedeflere ulaşmanın çok zor olacağı sonucuna varılmaktadır. Daha iddialı
azaltma hedefleri uygulama girişimleri, sadece çiftlik gelirinde bir düşüşe
değil, aynı zamanda gıda fiyatlarını artırabilecek üretim düzeyinde kısmen
yüksek bir düşüşe de neden olabilir. Tarımda GHG emisyonlarını azaltmaya
yönelik faaliyetlerin etkinliğinin kapsamlı değerlendirmelerindeki zorlukların
nedeni budur.
Tarımdan
kaynaklanan yıllık GHG emisyonlarının, artan gıda talepleri ve beslenme
alışkanlıklarındaki değişiklikler nedeniyle, önümüzdeki yıllarda artması
beklenmektedir. Bununla birlikte, iyileştirilmiş yönetim uygulamaları ve
gelişen teknolojiler, üretilen gıda (veya protein) birimi başına emisyonlarda
bir azalmaya olanak sağlayabilir.
Genel olarak,
GHG azaltmaya ilişkin genel görünüm, önemli bir potansiyele işaret etmektedir. İklim
değişikliği politikaları, sürdürülebilir kalkınma ve çevre kalitesinin
iyileştirilmesi arasındaki sinerjinin belirlenmesi, muhtemelen bu sektördeki GHG
azaltma potansiyelinin gerçekleştirilmesini sağlayacağını işaret etmektedir. Küresel
CH4 ve N2O emisyonlarının yaklaşık olarak yarısı tarımsal
üretim işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Tarım sektöründe GHG emisyonlarını
azaltmak için teknolojik gelişmeler ile ilgili çok fazla alan vardır. Örneğin,
ürün verimindeki ve hayvan verimliliğindeki artışlar, üretim birimi başına
emisyonları azaltacaktır. Ürün ve hayvan verimliliğindeki bu tür artışlar, daha
iyi yönetim, genetiği değiştirilmiş ürünler, geliştirilmiş çeşitler, gübre
uygulamaları, hassas tarım, gelişmiş hayvan ırkları, gelişmiş hayvan besleme, diyet
katkı maddeleri ve büyüme destekleyicileri, gelişmiş hayvan verimliliği,
biyo-enerji bitkileri ve metan yakalama sistemleri gibi gelişmiş yönetim ve
hayvancılık teknikleri yoluyla sağlanacaktır. Bütün bunlar bir ölçüde
teknolojik gelişmelere bağlıdır.
Toplam
29 bölümden oluşan bu kitapta, iklim değişikliği, sera etkisi, küresel ısınma,
karbon ayak izi, tarımsal üretimde sera gazı emisyonları, bitkisel ve hayvansal
üretimde sera gazı emisyonları enerji kullanımı emisyonları, tarım, enerji ve
iklim değişikliği, enerji-su-gıda ve sera gazı ilişkileri, sera gazı
emisyonlarının hesaplanması, tarımsal üretimde yakıt tüketiminden kaynaklanan
sera gazı emisyonları, tarımda sera gazı emisyonlarını azaltmak, sürdürülebilir
tarım sistemleri, iklim değişikliğini azaltan sürdürülebilir tarım sistemleri,
iklim değişikliğini azaltan sürdürülebilir tarım sistemleri, tarımsal üretimde
sera gazı azaltma potansiyeli ve maliyeti ve Türkiye’de tarım sektörünün iklim
değişikliğine etkilerini azaltmak için gerekli önlemler ayrıntılı olarak
anlatılmaktadır.