4th International Sustainable Development Congress, Antalya, Türkiye, 28 - 31 Ekim 2022, ss.1-14
Ucuz ve sürdürülebilir bir seçenek
olarak kabul edilen, güneş ve rüzgar enerjisi teknolojilerini içeren
yenilenebilir kaynaklar, başta karbondioksit (CO2) emisyonu olmak
üzere küresel olarak ekolojik sorunların azaltılmasına büyük katkı sağlayan
temiz enerji üretim seçenekleridir. 2025 yılına kadar, güneş enerjisinin yanı
sıra rüzgar teknolojilerinin de ana enerji kaynağı olacağı ve güneş enerjisi
üretiminin kapasite artışlarının %60’ına katkıda bulunacağı tahmin
edilmektedir. Güvenilirlik, erişilebilirlik ve verimlilik sorunlarının sürekli
olarak izlenmesi ve çözülmesi koşuluyla bu öngörünün gerçekleşme olasılığı çok
yüksektir. Son yıllarda, hem şebeke ölçeğinde hem de şebeken bağımsız
sistemlerde güneş fotovoltaik (PV) modüllerin kurulumu, satın alınabilirliği,
ölçeklenebilirliği ve uzun vadeli garantisi gibi faktörler nedeniyle önemli
düzeyde artmıştır. Daha da önemlisi, dünya genelinde güneş PV sistemler için
seviyelendirilmiş elektrik maliyeti (LCOE) sürekli olarak azalmıştır.
Son
zamanlarda teknolojideki ilerleme, modül tasarımlarında daha düşük maliyetli
malzemeler ve daha düşük bozulma oranları ile daha yeni teknolojilerin
yaratılmasıyla PV endüstrisinde önemli gelişmeler gerçekleşmiştir. Yeni PV
modül tasarımları, seri direnci azaltmak için yarım kesilmiş PV hücreler ve her
iki taraftan ışık yansımalarını yakalamaya olanak sağlayan iki yüzeyli PV
modüller bu gelişmelerden bazılarıdır. Bu bildiride, güneş PV sistemlerin
tarsım ve optimizasyonunda etkili teknik değişkenlerin belirlenmesi için
uygulanan yöntemler açıklanmıştır.