Disregarding Female Dignity in Vālmīki’s Epic Poem ‘Rāmāyaṇa’ and Premchand’s Story ‘Nirvāsan’


Yoğurt C.

Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Erciyes Akademi Dergisi, cilt.35, ss.221-234, 2021 (Hakemli Dergi)

Özet


Bu makalede, Vālmīki’nin ünlü destanı ‘Rāmāyaṇa’ ve önde gelen çağdaş Hintli yazarlardan Premçand’ın ‘Nirvāsan’ adlı öyküsü üzerinden kadınların sadakatleri sorgulanırken, Hindu medeniyetinde kadınların durumu da gözler önüne serilmektedir. Rāmāyaṇa'nın yazıldığı tarih kesin olmamakla birlikte, MÖ. 4. ve 2. yüzyıllar arasında oluşturulduğu tahmin edilmektedir. Öte yandan, "Nirvāsan", MS. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başları gibi daha yakın zamanlardaki tarihe aittir. Bu bize, gelenek ve göreneklerin yüzyıllar boyunca hiç değişmediğini açıkça göstermektedir. Edebi kesişimler, kültürün nesilden nesile nasıl aktarıldığını gösterir. Hindistan'daki ataerkil toplumsal yapı, radikal feminist teori yöntemi ile tartışılacaktır. Bu feminist teori argümanına göre kadınların erkeklere kıyasla ikinci planda oldukları görülebilir. Dahası kadınlar ataerkil sistem nedeniyle fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmaktadırlar. Ataerkil toplum, erkeklerin her anlamda kadından üstün olduğu ve kadınların erkek egemenliğinde yaşamaya zorlandığı bir yapıdır. Bu sosyal yapıda otoriter erkek kadına göre aile ve toplumsal yaşamda daha saygın bir konuma sahiptir. Kadınlar bir bakıma erkeklerin gücünün ve otoritesinin nesnesi olarak algılanabilir. Bu çalışma, söz konusu edebi eserleri analiz ederek Hint kültürü hakkında metinler üzerinden bir fikir vermeyi amaçlamaktadır.



This paper is an attempt to present the positions of women in Hindu civilization within the context of justifying the purity of women in Vālmīki’s celebrated epic poem ‘Rāmāyaṇa’ and prominent contemporary Indian writer Premchand’s story ‘Nirvāsan’. Even though the date of composing the ‘Rāmāyaṇa’ is not certain, it is estimated that it took place in literature between the 4th and 2nd centuries BC. On the other side, ‘Nirvāsan’ belongs to the date in more recent times as late 19th and early 20th centuries AD. This shows us clearly that the traditions and customs have never changed throughout the centuries. Literary intersections demonstrate how to transfer culture from generation to generation. Patriarchal social structure in India will be discussed with the method of radical feminist theory. Women can be seen as in the second plan compared to the men according to this feminist theory argument. Moreover, women are exposed to physical and psychological violence because of the patriarchal system. Patriarchal society is a structure in which men are superior to women in every sense and women are forced to live under the domination of the men. In this social structure, the authoritarian male has a more respectable position in the family and in social life than the woman. Women can be perceived as the object of men’s power and authority. This study aims to provide an insight to the people about Indian culture through the texts by analyzing above mentioned literary works.