ALK-POZITIF KÜÇÜK HÜCRELI DIŞI AKCIĞER KARSINOMUNUN TIROID METASTAZINDA PARADOKSAL YANIT: NADIR BIR OLGU SUNUMU VE TÜMÖR HETEROJENITESININ TEDAVI YANITINA ETKISI


Bayram E., Kıdı M. M.

8. ULUSAL İMMÜNOTERAPİ ve ONKOLOJİ KONGRESİ, İskele, Kıbrıs (Kktc), 30 Ekim - 03 Kasım 2024, ss.103-104

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İskele
  • Basıldığı Ülke: Kıbrıs (Kktc)
  • Sayfa Sayıları: ss.103-104
  • Çukurova Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Akciğer kanseri, tanı anında genellikle metastaz yapmış

olan yaygın bir malignite türüdür. Ancak tiroid metastazları

oldukça nadirdir. Akciğer adenokarsinomlarının %3-7’sinde

Ekinoderm mikrotübül ilişkili protein benzeri 4-anaplastik lenfoma

kinaz (ALK) füzyonu gözlemlenmektedir. ALK inhibitör tedavisinin

hastalık progresyonu üzerinde olumlu bir etkisi olduğu

gösterilmiştir.

Olgu: 46 yaşında erkek hasta, nefes darlığı şikayetiyle

Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi göğüs hastalıkları kliniğine

başvurdu. Yapılan görüntülemelerde sol akciğer alt lobunda

kitle tespit edildi. Tüm vücut pozitron emisyon tomografisi/bilgisayarlı

tomografi (PET-BT) sonuçlarına göre hastada mediastinum,

tiroid ve akciğer tutulumu mevcuttu.

Tiroid metastazı şüphesiyle ince iğne aspirasyon biyopsisi yapıldı.

Patoloji laboratuvarında Giemsa boyama yapıldı ve malign

epitel hücreleri, üç boyutlu bez oluşumu, geniş sitoplazma, yuvarlak

büyük nükleuslar ve belirgin nükleoliler gözlemlendi.

Akciğerdeki kitleden alınan biyopsi sonucu adenokarsinom

tanısı konuldu. Sol akciğerdeki kitle için video yardımlı torakoskopik

cerrahi, sol torakotomi, lenf nodu biyopsileri ve plevral biyopsi

yapıldı. EML4/ALK FISH analizi gerçekleştirildi ve pozitif

sonuç elde edildi.

Hasta, ALK inhibitörü olan alektinib ile tedaviye başladı.

Hastanın komplike klinik seyri vardı. Tedavilere rağmen, akciğerdeki

primer lezyon hızla ilerledi. Buna karşın, PET-BT görüntülemesinde

tiroid bezinde gerileme gözlemlendi. Aynı bölgeden

yapılan yeniden biyopsi, tiroidde patolojik tam yanıt olduğunu

gösterdi. Hastanın klinik takibinde, akciğerdeki lezyon ilerlemeye

devam etti ve viseral kriz nedeniyle kemoterapiye (platin ve taksan)

başlandı. Hastanın solunum sıkıntısı, enfeksiyon bulguları

gelişti. Klinik seyri kötüleşen hasta entübe edildi ve takiplerinde

exitus oldu.

Tartışma: Bu vaka, tümör heterojenitesinin tedavi yanıtındaki

önemini vurgulamaktadır. Primer lezyondaki ALK-pozitif klonların

sayısının az olması ve tiroide metastaz yapan ALK-pozitif

klonun bu durumla ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca,

primer tiroid tümörlerinin de ALK-pozitif klonlar içerebileceği ve

bu klonların benzer şekilde tiroide daha güçlü bir eğilim gösterebileceği

öne sürülmüştür.

Sonuç: Bu vaka raporu, tiroid dokusundaki farklı tümör seyrini

takiben genomik testlerden elde edilecek daha fazla kanıta

ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Gelecekteki çalışmalarda,

ALK ekspresyon yüzdesi ve diğer sürücü gen mutasyonlarının

varlığının araştırılması önerilmektedir. Hedefe yönelik tedaviler

hakkında sürekli olarak yeni bilgiler elde edilmekte olup, bu konudaki

veriler arttıkça, konu hakkında daha fazla aydınlanma

sağlanacaktır.

Anahtar kelimeler: ALK-pozitif akciğer kanseri, Tiroid metastazı,

Alektinib, Tümör heterojenitesi, Hedefli tedav