Tebliğ Bağlamında Mevlana ve Moğollar


Creative Commons License

Hatalmış A.

III. Uluslararası Mesnevi Sempozyumu: Barış ve Dostluk Elçisi Olarak Mevlana / 2nd International Symposium on Masnavi: Contemporary Interactions, Orumiyeh, Iran, 14 - 16 October 2014, vol.2, pp.1197-1214

  • Publication Type: Conference Paper / Full Text
  • Volume: 2
  • City: Orumiyeh
  • Country: Iran
  • Page Numbers: pp.1197-1214
  • Çukurova University Affiliated: No

Abstract

      Mawlana is a true Islamic missionary, as demonstrated by how he led his life and the kind work he performed. The era he lived in was full of unrest and was painful. The Muslim world was surrounded by the shamanistic Mongolians in the East and by the crusaders in the West. Mawlana and his family had to leave the lands where he was
born, due to the Mongolian invasion. Mawlana claimed to be hope for the Muslims and all the humanity. His universal attitude was outlined as uplifting, strong and progressive, in the Anatolian land where he sought refuge and which he assumed to be the last
harbour. His call was to Islam the path of hope and true guidance.
     Mawlana might be said to have displayed a moderate attitude against the Mongolians, which were the superpower of the time. He had hope that the Mongolians would convert to Islam in due time so he established good relations with the Mongolian rulers which were aimed at encouraging them into Islam. This was especially true of Gazan Han. It is a historical fact that these invaders’ children soon
entered Islam.
    In this paper the author addresses Mawlana’s attitude towards the Mongolian invasion, his expectation that they would enter Islam, and his invitation thereto.
        Keywords: Mawlana, Mongolians, Islamic mission, Shamanism, convertion to Islam, Islamization

     Mevlânâ, hayatı ve eserleri ile gerçek bir İslam tebliğcisidir. Yaşadığı çağ Müslümanlar açısından oldukça sıkıntılı ve sancılıdır. İslam dünyası doğudan Şamanist Moğolların, batıdan Hristiyan Haçlıların kuşatması altındadır. Mevlânâ ve ailesi Moğol istilasının etkisiyle doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmıştır. Mevlânâ, sığındığı ve son liman olarak gördüğü Orta Anadolu topraklarında; silkinme, toparlanma ve hatta atağa geçme şeklinde de özetlenebilecek evrensel duruşuyla Müslümanların ve tüm insanlığın umudu olmuştur. Onun çağrısı ümit ve hidayet yolu olan İslam’adır.
         Mevlânâ’nın dönemin sarsıcı süper gücü Moğollara karşı ılımlı bir tutum sergilediği söylenebilir. O, Moğolların zamanla Müslüman olacaklarını düşünmektedir. Bu bağlamda Gazan Han başta olmak üzere Moğol hükümdar ve yöneticileriyle ilişkileri geliştirmeyi ve
onları İslam’a ısındırmayı hedeflemektedir. Bu istilacı Moğolların çocuklarının çok geçmeden Müslüman oldukları da tarihi bir vakıadır.
         Bu bildiride tebliğ kavramı, Mevlânâ’nın Moğol istilasına karşı yaklaşımı, Moğolların Müslüman olacağı beklentisi ve onları İslam’a daveti yani tebliği ele alınmıştır.
          Anahtar kelimeler: Mevlânâ, Moğollar, tebliğ, Şamanlık, ihtida, İslamlaşma