Bu çalışmanın amacı, geçmişten geleceğe (1990-2020-2050) uzanan arazi değişimi eğilimleri ile dirençli kentler yaratmayı amaçlayan mekânsal planlama çalışmalarına bir çerçeve sunmaktır. Ayrıca kentsel ekosistem hizmetleri sağlayan kentsel yeşil alanların mevcut ve gelecekteki durumu ortaya konarak sonuçların mekânsal planlama stratejilerine rehberlik etmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, Silifke ilçesi örneğinde, 2050 yılı arazi değişimi eğilimleri ortaya konarak sonuçlar kentsel yeşil alan ihtiyaçları açısından değerlendirilmiştir. Adana-Mersin Çevre Düzeni Planında belirtilen gelişim alanlarının çoğunda yapılaşma beklendiği görülmüştür. Bu alanların tamamı sırasıyla tarımsal alanlardan (202 ha) ve çıplak alanlardan (46 ha) oluşmaktadır. 2050 yılı nüfusuna göre Silifke ve Taşucu-Kum Mahallesi imar sınırlarındaki yerleşimlerde sırasıyla yaklaşık 102.923 ve 24.815 kişinin bulunacağı tahmin edilmektedir. Mekânsal plan mevzuatına göre 2050 yılı imar planı sınırlarındaki kentsel yeşil alan miktarının sırasıyla en az 1.029.230m² ve 248.150 m² olması gerekmektedir. Sonuç olarak, mekânsal planlama çalışmalarını yapacak karar vericilerin, kentsel yeşil alan stratejilerini bu bulgular rehberliğinde belirlemeleri beklenmektedir.
The aim of this study is to provide a framework for spatial planning aimed at creating resilient cities through land change trends from the past to the future (1990-2020-2050). Additionally, it aims to guide planning strategies by highlighting the current and future status of urban green areas. In this context, the trends for 2050 were evaluated in terms of green area requirements, using the Silifke example. Most of the development areas in Adana-Mersin RegionalPlan are expected to be built. All of these areas consist of agricultural (202 ha) and bare lands (46 ha). It is estimated that by 2050, the populations of Silifke-Taşucu-Kum Neighborhood will be 102,923 and 24,815, respectively. According to spatial planning regulations, the minimum green area within the 2050 urban plan boundaries should be 1,029,230 m² and 248,150 m², respectively. Consequently, decision-makers are expected to determine green area strategies guided by these findings in spatial planning studies.