Dini Araştırmalar, cilt.13, sa.37, ss.19-34, 2010 (Hakemli Dergi)
Hz. Peygamber döneminde ve onun ölümünden sonra kısa bir süre müslümanlar itikadi ve siyasi olarak birlik içerisinde olmuşlar, birbirlerini tekfir etme veya İslam toplumundan dışlamaya yönelmemişlerdir. Ancak onun vefatı ardından başlayan ihtilaflı dönemde yaşanan siyasi ve fikri olayların etkisiyle bu birliktelik bozulmuş, kaos ve kargaşa ortamı oluşmuştur. Bu karmaşa ortamında müslümanlar arasında tartışma ve münakaşaların yoğunlaştığı kavramlardan biri de “iman” dır. Hz. Osman’ın öldürülmesi ile başlayan süreçte iman algısı ve tarifinde belirgin farklılaşmalar ortaya çıkmış, siyasi ve fikri guruplar kendileri gibi düşünmeyen muhaliflerini tekfir etmeye varan eleştirilere yönelmişledir.
Böyle bir ortamda tartışılan iman problemi, siyasi ve fikri çekişmelerle ele alındığından, bu konu hakkında olağan üstü şartların etkisini görmezlikten gelerek yapılan değerlendirmeler ve ortaya konan yorumlar sıhhatli olmayacaktır. Nitekim bu şartlar altında iman problemi, “imanın ne olduğu?”, “ne olması gerektiği?” ve “hakiki müminlerin kim olduğu?” gibi meselelerden ziyade “imanın ne olmadığı?”, “kâfirin kim olduğu?”, “hangi fiilin küfre götürdüğü?” veya “imandan nasıl çıkıldığı?” sorunsalları etrafında tartışılmıştır. Bu tutum İslam toplumunda var olan iman algısının nasıl oluştuğu ve nelere göre şekillendiğini ortaya koymaya yönelik önemli ipuçları vermektedir.
Siyasi nedenlerle birbirine ters düşen müslüman gruplar, fikri ve siyasi rakiplerini din dışı alana itme gayreti içerisinde olmuş, kendi meşruluklarını diğerlerinin meşru tabandan uzaklaştırılmasıyla sağlamaya çalışmışlardır. Bu tartışmaların topluma huzur ve güven veren bir ortam sağlamadığı, İslam toplumunu bölüp parçaladığı gerçeği ortadayken meseleyi sadece entelektüel bir tartışma boyutunda ele almak doğru olmayacaktır. Bu nedenle biz konuyu iman kavramının değerlendirilmesinden başlayarak imanın tasdik, ikrar ve amel kavramlarıyla ne türlü bir ilişki içinde olduğu, imanın neliği sorunu, Kur’an’ın imana bakışı gibi başlıklar altında incelemeyi, imanın bilişsel ve duyuşsal boyutunu da dikkate alarak imanın hakikati ve mahiyeti üzerinde yapacağımız değerlendirmeleri sunmayı uygun görüyoruz.
Abstract:
This study’s aim is examination of concept of iman from the language and meaning in Kalam. Essential character of iman is tasdiq being action of heart. Tasdiq is to acceptance with information and will. However, information isn’t iman entirely on its own, information is just first degree of iman. Truth of iman is tasdiq, it is not telling with language and practising. Concept of iman in the Quran covers essential character and truth of iman.
Keywords: Tasdiq, essential character of iman, truth of iman, concept of iman, information and will.