Bir Moda Sözcük ya da Sinemanın Geleceği: Dikey Sinemanın Olanakları ve Limitleri


Creative Commons License

Anadolu B., Koparan E.

5. Kültürel Bilişim, İletişim ve Medya Çalışmaları Konferansı (CICMS 2022), Kayseri, Türkiye, 16 - 18 Mayıs 2022, ss.1

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Kayseri
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1
  • Çukurova Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Sinematik görüntü, projeksiyonlardan aktarılmaya başladığından bu yana çeşitli çerçeve oranlarına göre tasarlanmıştır. Sinemanın ilk yıllarında genellikle sonar kare formatta (1:1) biçimlenen en boy oranı, 1930 yılında Akademi oranı olarak tanımlanan (1.37:1) ölçeğinde normalleştirilmiş ve yatay dikdörtgen format yaygınlaşmıştır. Sinema dilinin içerik ve biçim olarak bu format üzerinden tanımlanmasıyla farklı çerçeve oranları deneysel bir konuma yerleşmiştir. Yatay dikdörtgen biçiminde tasarlanan perde boyutu, görüntüyü kaydeden cihazları da biçimlendirmiş ve televizyonun, kameranın ve fotoğraf makinelerinin ekranları ile çeşitli monitör aygıtlarını da bu geometriye yönlendirmiştir. 21. yüzyılın başından itibaren ise akıllı telefonların yaygınlaşması ve sosyal medya platformlarının medyadaki gücünü artmasıyla, bugüne kadar pek tercih edilmeyen dikey dikdörtgen (portre) formatı yaygın biçimde kullanılır hale gelmiştir. Görüntü formatının cep telefonu ve mobil cihazlara uygun biçimde dönüştürüldüğü bu yeni üretim biçiminde en ve boy oranları yer değiştirmiş, mobil ekran ölçülerine (9:16) dönülmüş ve yatay dikdörtgen ilk kez dikey biçimde konumlanmıştır. Günümüze kadar estetik, psikolojik ve endüstriyel temelleri bulunan yatay format; sinema kavramının dijitalleşme aracılığıyla muğlaklaştığı günümüzde, kullanıcı deneyimine odaklı ve yine köklü bir sanatsal geçmişe dayanan dikey formatın baskısını hissetmektedir. Mevcut durum “dikey sinema” kavramının endüstri ve izleyici üzerinde nasıl etki yaratacağı sorusunu ortaya çıkarmaktadır. İlgili sorunsal bağlamında bu çalışmanın amacı; dikey sinemanın arka planındaki sanatsal, psikolojik ve en önemlisi endüstriyel yapıyı tartışmaya açarak kavramın bir moda sözcük olup olmadığını ve görsel işitsel anlatım dili bağlamında sahip olabileceği potansiyeli incelemektir. Gün geçtikçe ikinci ekrandan birinci ekranlara terfi eden ve medyanın büyük bir kısmının tüketildiği akıllı telefonların dikey ekranları ve bu ekranlar için üretilen içerikler, izleyicilerin formattan beklentilerini değiştirme gücüne sahiptir. Sinema ve film izleme deneyimi, dijital platformlarla ortaklık ve çatışma arasında salınmaktadır. Yenilenme ve değişim sürecinin eşiğinde olma ihtimalinin tartışılması, çalışmanın önemini ortaya koymaktadır. Çalışma kapsamında öncelikle dikey sinemanın tarihçesine değinilecek; kronolojik gelişmelerin günümüz sinemasına olan yansımaları örneklem çerçevesinde mercek altına alınacaktır. Bu nedenle çalışmanın kapsamı “dikey sinema” başlığı ile üretilmiş filmler ile sınırlı tutulmuş, örneklem olarak ise dikey formatta üretilmiş iki adet kurmaca ve/veya deneysel film (Stunt Double, Yön. Damien Chazelle ve Glass House, Yön. Zoe Bloff) belirlenmiştir. Bu filmlerin tercih edilmesindeki neden, sinema sanatı ve tarihi üzerine özdüşünümsel yapımlar olmalarıdır. Tarihsel süreci kavramak amacıyla literatür taraması yöntemi kullanılmış, kronolojik bir yaklaşımla sinema öncesi ve sonrası çerçeve oranlarıyla ilgili yaklaşımlara yer verilmiştir. Filmlerin incelenmesinde ise biçem analizi yönteminden yola çıkılarak mizansen ve sinematografi öncelenmiş, bu yolla dikey sinemada görsel işitsel anlatının nasıl inşa edildiği anlamlandırılmıştır. Çalışmanın; dikey sinema kavramı aracılığıyla sinemanın ontolojik yapısı üzerine tartışmalara katkı sağlaması hedeflenmiştir.