PARKİNSON TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLARIN ANALİTİK OLARAK İNCELENMESİ


Çarık T., Aydınoğlu S.

Sağlık Bilimlerinde Araştırma ve Değerlendirmeler-IV, Cem EVEREKLİOĞLU, Editör, Gece Kitaplığı, Adana, ss.340-360, 2021

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2021
  • Yayınevi: Gece Kitaplığı
  • Basıldığı Şehir: Adana
  • Sayfa Sayıları: ss.340-360
  • Editörler: Cem EVEREKLİOĞLU, Editör
  • Çukurova Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Genellikle ilerleyen yaşlarda görülen Parkinson hastalığı, beyinde dopamin eksikliğinden dolayı gelişen bir hastalıktır. Bradikinezi (harekette yavaşlama), çizgili kaslarda sertlik, istirahat halinde tremor ve postüral dengede bozulma şeklinde belirtilerle kendini gösterir. Parkinson hastalığında ana tedavi ilaçla tedavidir. En yaygın kullanılan ilaç ise dopamin prekürsörü olan levodopadır. Levodopa, parkinsonizmin tüm klinik belirtilerini iyileştirebilir fakat uzun süreli kullanıma bağlı olarak tedavi edici etkisinde azalma görülebilir.

Dersleme kapsamında Parkinson tedavisinde kullanılan ilaçlardan levadopanın analitik olarak incelenmesine yönelik literatürdeki çalışmalar incelendiğinde çalışmalarda spektroskopik, kromatografik ve elektokimyasal tekniklerin kullanılarak levadopanın tedavide etkinliğinin arttırılması için birlikte kullanıldığı etken maddelerin ve metabolitlerinin varlığında eş zamanlı tayinine yönelik yöntem geliştirme çalışmalar yapıldığı görülmektedir. Levadopanın fizikokimyasal özelliklerinin incelenmesine yönelik veya biyolojik ortamdaki etkileşimlerine yönelik çalışmalara rastlanılmamıştır. Yöntem geliştirme çalışmalarında kesinlik, doğruluk, tayin ve tespit limitleri, doğrusal aralık, sağlamlık, analiz süresinde levadopanın stabilitesi gibi validasyon parametreleri irdelenmiştir. Genel olarak geliştirilen yöntemler levadopa’nın eş zamanlı analizine uygun bulunmuştur. Literatürdeki çalışmalardan kromatografik yöntemlerin diğer yöntemlere göre ön ayırma işlemine gerek kalmadan eşzamanlı analize imkan sağlaması, yöntemin basitliği, düşük tespit ve tayin sınırları gibi üstünlükleri dolayısıyla klinikteki rutin analizlere daha uygun oldukları, biyolojik numunelerde daha yaygın olarak kullanıldıkları görülmektedir.