Yönetmen ve Yoksulları


ÇAM A.

Türkiye Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler XVIII - Sinema ve Sinema, İstanbul, Türkiye, 4 - 06 Mayıs 2017, ss.27

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.27
  • Çukurova Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Jacques Rancière, uzun süredir varsılların tekeline alınmış bulunan düşünsel etkinlikler karşısında yoksulların konumunu irdelediği yapıtı Filozof ve Yoksulları’nda Jean-Paul Sartre’dan şu alıntıyla bir soruşturmaya girişir: “Her nerede bir seçkin grubu işliyorsa, yeni değerler ve sanat yapıtları ezileni zenginleştirmek yerine yoksullaşmasını mutlak olarak arttırır; seçkinlerin ürünleri, insanların çoğunluğu için birer ret, birer yokluk, birer sınırdır; bizim amatörlerimizin zevki, zorunlu olarak çalışan sınıfların kötü zevkini ya da zevksizliğini tanımlar; ve kültürlü insanlar ne zaman bir yapıtı yüceltseler, dünyada işçinin sahip olmayacağı bir ‘hazine’ daha, ne takdir edebileceği ne de anlayabileceği bir güzellik daha ortaya çıkmıştır” (Sartre’dan aktaran Rancière, 2009, s. 200). Bu önerme, varsılların sanatsal üretim ve tüketim etkinliklerini yoksullar karşısındaki estetik ayrıcalıklı konumlarını savunmak için bir araca dönüştürme potansiyeline dikkatimizi çeken kritik bir öneme sahiptir.

Bu çalışma Jacques Rancière ve Jean-Paul Sartre’ın yukarıdaki önermelerinden hareketle At (Ali Özgentürk, 1981), Tabutta Rövaşata (Derviş Zaim, 1996) ve Mayıs Sıkıntısı’nda  (Nuri Bilge Ceylan, 1999) yoksulların, sinemasal evrende film üretim etkinlikleriyle karşılaşma deneyimlerini bağlamsal çözümleme yöntemiyle değerlendirme amacını taşımaktadır. At’da Hüseyin (Genco Erkal) ve oğlu Ferhat (Harun Yeşilyurt); Tabutta Rövaşata’da Mahsun Süpertitiz (Ahmet Uğurlu) ve Mayıs Sıkıntısı’nda Saffet (M. Emin Toprak) sırasıyla bir video klip, bir haber filmi ve bir kurmaca film çekimini deneyimler ve her üç filmde de bu yoksul insanlar tipik bir biçimde film üretim etkinliklerinin dışında bırakılırlar. Bu üç filmde tanıklık ettiğimiz yönetmen(ler) için yoksullar, nihai ürünün ilk elden muhatapları olmasına karşın yaratıcı sürecin dışında kalması gereken kişilerdir. Bu deneyimler bizi, şu soruları sormak için kışkırtır: Yoksulların sinema sanatından payına düşen sessizlik midir sadece? Yoksullar, sanatsal üretim alanında edilgen mi kalmalıdır?

Kaynaklar

Rancière, J. (2009). Filozof ve Yoksulları. A. U. Kılıç (çev.), İstanbul: Metis Yayınları.