Amaç: Kistik ekinokokkozis (KE), iç organlarda sıvı dolu kistlere neden olan zoonotik bir hastalıktır ve dünya çapında önemli bir halk sağlığı sorunudur. KE hastalığının tanısı/takibi için standardize edilmiş yöntemlerin eksikliği, dolaşımdaki mikroRNA’ların (miRNA’lar) ifade seviyelerindeki değişikliklerin belirlenmesi gibi yeni invaziv olmayan tanı araçlarının geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada, ilk kez KE hastalarının arşiv serum örneklerinde miR-146a’nın varlığını araştırmayı ve üç yıllık bir süre boyunca KE’nin tanısı ve takibindeki potansiyel rolünü değerlendirmeyi amaçladık. Yöntemler: Bu çalışmaya 39 CE hastasının arşiv serum örneği, 14 CE hastasının 56 takip örneği ve sağlıklı kontrollerden 3 örnek dahil edildi ve miR-146a’nın ifade düzeyleri her grupta kantitatif gerçek-zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu kullanılarak değerlendirildi. Grup karşılaştırmaları için küçük ve dengesiz kontrol grubuna bağlı olarak yeniden örneklemeli güven aralıkları kullanıldı; takip hastalarındaki zamana bağlı değişimler ise varyans heterojenliğini dikkate alan lineer karma etkili model ve Welch F testi ile analiz edildi. Bulgular: miR146 geninin, CE’li hastaların arşivlenmiş serum örneklerinde sağlıklı kontrol örneklerine kıyasla ifade düzeyinin önemli ölçüde arttığı bulunmuştur. Ayrıca, takip serum örneklerindeki miR146 geninin ifade düzeyi, ameliyattan sonraki üçüncü yılda önceki yıllarda alınan takip kan örneklerine kıyasla önemli ölçüde azalmıştır (p<0,05). Sonuç: Çalışmamızın sonuçlara göre miR-146a’nın KE’nin tanı ve takibinde tanısal biyobelirteç olarak önerilebileceği ve KE hastalarına ait arşiv materyallerinin yeni biyobelirteç araştırmalarında kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Objective: Cystic echinococcosis (CE) is a zoonotic disease that causes fluid-filled cysts in internal organs and is a major public health problem worldwide. The lack of standardized methods for the diagnosis/follow-up of CE disease necessitates the development of new non-invasive diagnostic tools, such as the determination of changes in the expression levels of circulating microRNAs (miRNA). In this study, we aimed to investigate the presence of miR-146a in archived serum samples of CE patients for the first time and to evaluate its potential role in the diagnosis and follow-up of CE over a three-year period. Methods: This study included archived serum samples from 39 CE patients, 56 follow-up samples from 14 CE patients, and 3 healthy controls, and expression levels of miR-146a were evaluated in each group using quantitative real-time polymerase chain reaction. Due to the small and unbalanced control group, bootstrapped confidence intervals were used; time-dependent changes in follow-up patients were analyzed using a linear mixed-effects model and Welch’s F test to address variance heterogeneity. Results: The miR146 gene was found to be significantly upregulated in archived serum samples of patients with CE compared to healthy control samples. Additionally, the expression level of the miR146 gene in follow-up serum samples significantly decreased in the third year post-surgery compared to follow-up blood samples taken in previous years (p<0.05). Conclusion: According to the obtained results, it was concluded that miR-146a can be recommended as a diagnostic biomarker in the diagnosis and follow-up of CE, and archived materials of CE patients can be utilized in new biomarker research.